Kemiklerin, ihtiyacı olan bazı vitamin ve mineralleri alamayışı sonucu kemiklerin eğrilmesi veya yumuşaması olayına kemik erimesi denir. Bilhassa iyi beslenemeyen çocuklarda ve menopoza giren hanımlarda görülür. Kalsiyum ve D vitamininin yüksek miktarlarda alınması halinde hastalık önlenebilir. Bununla ilgili olarak günde en az üç kaşık balık yağı içilir. (Piyasada satılan balık yağı kapsüllerinde yeterli miktarda balık yağı bulunmadığından, şişe veya madeni kutularda satılan balık yağları satın alınmalı ve kaşıkla içilmelidir.)
Tedavisi:* Bir teneke suyun içine 3 veya 4 avuç ceviz yaprağı konur, yarım saat kaynatılır, daha sonra kaplıca suyu gibi içine girilir. Suyun içinde 10 -15 dakika beklenir.
* Bir yumurta sarısı ile bir kaşık bal iyice karıştırılır, yemeklerden önce yenir. Her gün işkembe çorbası içilir.
* Alıç meyvesi yenir. Alıç sirkesi balla tatlandırılarak, günde üç defa birer fincan içilir.
* Kahvaltılarda kuşburnu marmeladı yenir. Kuşburnu marmeladı sulandırılıp şurup şekline getirilerek, günde 3 4 bardak içilir.
* Her gün 2 3 bardak muzlu süt içilir.
* Gece yarısı, bir bardak süte bir adet çiğ yumurta (beyazı ile beraber) çalkalanır, balla tatlandırılarak içilir.
* 10 gr. damla sakızı bir avuç üzümle karıştırılıp ezilir, sonra da iki kısma ayrılır. Sabah ve akşam yenir. Bol limonlu ve kırmızı pul biberli kemik suyu çorbası içilir. Siyah turp, rendelenip balla karıştırılarak yenir. Bol paça yenir.
kemik erimesi
KEMİK ERİMESİ: OSTEOPOROZOsteoporoz yıkıcı sonuçları olan, son derece önemli bir sağlık sorunudur. Türkiye’deki durum ile ilgili çok sağlıklı rakamsal veriler yok. Ancak 2005 yılında Uluslararası Osteoporoz Vakfı Müdürü Paul Sochaczevvski, Türkiye’de 8 milyon osteoporoz hastası bulunduğunu tahmin ettiğini ileri sürmüştür. Bu hastalık, Amerika Birleşik Devletleri’nde 500 bin omurga, 250 bin kalça ve 240 bin bilek kırığını da kapsayan, yılda 1.3 milyonu aşan kırığın altında yatan nedendir .
Menopoz sonrası her iki veya üç kadından biri de dahil olmak üzere, yaklaşık 25 milyon kadın düşük kemik yoğunluğundan dolayı kırık riski altındadır. Bu hastalıkla ilgili iyi verilerin bulunduğu ABD’de osteoporozun yıllık maliyetinin 10 milyar doları aştığı görülmektedir. Osteoporoz ve bununla bağlantılı hastalıklar, 45 yaş ya da üzerindeki kadınlarda 320 binin hastaneye yatma olgusuna ve 4 milyon hastane gününe mal olmaktadır. Kalça kırıkları, kırık olayının birinci yılı içinde yüzde 5-15′i aşan ölüm ve kurbanlarının yüzde 60′tan fazlasının günlük yaşam etkinliklerinde yardıma gereksinim duyduğu bilinmektedir. Bu veriler belki sorunun ne kadar büyük olduğunu size açıklamaya yardımcı olacaktır.
Kemik kırılganlığını ve kırık riskini artıran osteoporoz, teşhis ve tedavi edilmezse ciddi sonuçlar doğurabiliyor. Dünyada 50 yaş üzerindeki her üç kadından birinde görülüyor. Yaşlanan dünya nüfusuyla birlikte 2000′li yıllarda önemli bir sağlık sorunu olarak kabul görmeye başlayan osteoporozdan dünyada halen 200 milyondan fazla kişinin etkilendiği düşünülüyor.
Osteoporoza karşı önlem anne karnında başlar. Annenin hamilelik dönemini nasıl geçirdiği çok önemli. Dengeli bir beslenme şekli, egzersiz ve iyi bir takiple hamilelik dönemini geçiren anne, bebeğine çok şey kazandırmış olur.
Kemik yapımyıkım faaliyeti doğumla başlar. 30′lu yaşlara kadar kemik yapımı yıkımdan fazladır. 25-30 yaşlarında kemik kütlesi en yüksek düzeye ulaşır. Ne kadar iyi bir yoğun kemik kütlesi varsa, o kadar az osteoporoz olma riski vardır. Kemik kütlesini hormon ve genetik etkenler, fiziksel aktivite ve beslenme belirlemektedir.
Osteoporozun kırık olmadığı sürece ağrı yapmadığı için sessizce ilerleyen ve yayılmakta olan bir hastalık olduğuna dikkat çekmek isterim. Osteoporoz sonucu oluşan kırıklar kişinin iş verimini ve yaşam kalitesini kötü yönde etkilemektedir.
Kalça kırıkları ayrıca, yılda binlerce hastanın hastane ve bakımevlerine yatırılmasına neden olmaktadır. Kalça kırıkları 75 yaş veya üzerindeki bireylerde kaza sonucu ölümlerin, başlıca sebebi olan düşmelerin ana nedenidir. Bu, çok önemlidir. Yaşlılara kendini korumanın ve düşmemeye dikkat etmeleri gerektiğinin üstünde durulması gerekir. Omurga ve bilek kırıkları da, yılda binlerce doktor muayenesini gerektiren acı, ıstırap ve sakatlıkların yaşandığı, pahalıya mal olan sorunlardır. Bilek kırığı görülenlerin üçte biri kadarı kalıcı işlevsel sakatlıklarla yüz yüze kalırlar. Bedensel özürlü durumuna düşerler.
Osteoporoz tedavisinde kullanılan ilaçlarla kemiklerin tam olarak normale dönmediğini, buna karşın kırılma riskini azalttığını yaşlılara anlatmalıyız. Tedavi, yaşam stilini ve alışkanlıklarını değiştirmekten geçmektedir. Ailesinde osteoporoz hastası bulunanlar, kemik yoğunluğunun artırılması için ergenlik döneminden itibaren spor yapmaya başlamalı, kalsiyumdan yana zengin beslenmeli, ideal vücut ağırlığında kalmalı, sigara kullanmamalı, güneş ışınlarından yararlanmalıdır. Yetişkin dönemde kemik yoğunluğunun korunması ve kemik kaybının önlenmesi için egzersiz önemlidir.
Cinsiyet hormonu bozuklukları ve D vitamini eksikliği varsa tedavi edilmelidir. Kemik yıkımını artıran ilaçlar kullanılıyorsa, menopoza erken girilmişse hastayı takip eden hekimin dikkatli olması ve ona göre tedavi şekli belirlemesi gerekir. Teşhisten sonra tedavi için hastanın eğitimi gerçekten çok önemlidir. Yaşamının bundan sonraki bölümünde nasıl besleneceği, nasıl hareket edeceği hastaya çok iyi anlatılmalıdır. Hasta ile sürekli iletişim kurulmalıdır. Kadın menopozda da kadın hastalıkları uzmanına altı ayda bir kontrole giderek bu kemik yıkımı sorununun üstünde durmalıdır.
İlaç tedavisinde kemik yıkımını yapan hücreleri bloke eden ilaçlar kullanıyoruz. Bedendeki kemik kütlesindeki kayıp yüzde 30′u aştığında bunun tedaviyle yerine konulması çok zordur. Osteoporoz oluşumu ile vücutta bu yaşlardaki östrojen yapımı azalması yakından ilgilidir. Bu nedenle özellikle ailesinde osteoporoz, yaşlılıkta kemik kırığı hikâyesi olan kimseler âdetten kesilip menopoza girdiği ilk altı ay içinde hormon replasman tedavisine başlarsa çok uygun olur düşüncesindeyiz.
Bu durumdaki bir hastada çok hafif bir çarpma bile kemik kırıklarına yol açabilir. Osteoporoz pahalı bir hastalıktır. Osteoporoz tedavisi kadın hastalıkları uzmanı, fizik tedavisi ve iç hastalıkları uzmanının, ortopedi uzmanının beraberce hastayı ele almasını gerektirir.
Genel yaşam biçimimiz dengeli beslenme üzerine kurulmalıdır. İskelet gelişimi anne karnında başlar. Bu nedenle kadın doğum doktorları gebelikte annenin kalsiyum almasına özen gösterirler. Annenin kalsiyumdan yana zengin besinlerle hamileliğini geçirmesi, bebeğin doğunca anne sütüyle beslenmesi, gelişme çağında yeterli kalsiyum alınması kemik kütlesinin istenilen düzeye ulaşmasını sağlar. Kadınlar için bu çok önemlidir. Çünkü kemik yıkımı menopoz döneminde en yüksek düzeye ulaşmaktadır. Bu da kemiklerin zayıflamasına ve kırık olasılığının artmasına neden olur. Osteoporoz olma riskini artıran beslenme ile ilgili faktörler arasında aşırı alkol, kafein ve sigara tüketimi de gelir. Çünkü kalsiyum emilmesi ile doğru orantılıdır. Kalsiyumun vücut tarafından alınabilmesi için D vitamini alınması da çok önemlidir. Kalsiyumu diğer besin gruplarıyla dengeli almak gerekir.
Yeterli miktarda D vitamini de, örneğin güneş ışığından yeterince faydalanmak kalsiyumun emilmesini artırır. K ve C vitamini yeterli alınmalıdır. Fazla protein almak, sodyum, şeker ve yağ oranı yüksek besinleri tüketmek vücutta kalsiyum emilmesini azaltır. Kalsiyum kaynakları süt ve süt ürünleri, yani yoğurt, peynir, ayran, yeşil yapraklı sebzeler, baklagiller, fındık, pekmezdir.