ZAMANINDAN ÖNCE SONLANAN GEBELİKLER
Gebeliğin zamanından önce sona ermesi, kadın ilk çocuğuna gebe kalmışsa, erken doğum ya da düşük tehdidi biçiminde olabilir. Bu olaylar, bir kadının birbirini izleyen gebeliklerinde tekrarlanabilir. Daha önce bu tür bir olay geçirme-miş bir kadında, uygulanacak muayenelerin amacı, belirgin ve önemli bir neden bulup ortaya koymaktır. Buna karşılık, gebeliğin zamanından önce sona ermesi her gebelikte tekrarlandığında ve ruhsal sonuçlar yarattığında, daha ayrıntılı incelemelere başvurmak gerekir. Bu incelemeler sayesinde, gebeliğin elden geldiğince normale yakın koşullarda sürdürülmesi ve sağlıklı bir çocuk doğması sağlanabilir.
Gebeliğin zamanından önce sonlanmasının nedenleri
Gebeliğin zamanından önce sona ermesinin nedeni, gerek yumurtada, gerekse dölyatağında olabilir. Nedenler, içinde bulunulan gebelik dönemine göre önemli değişiklikler gösterebilir: İlk üç ayda kendiliğinden düşük; son üç ayda erken doğum tehdidi ya da erken doğum; v.b. Kendiliğinden düşük, gelişme yeteneği olmayan yumurtanın atılmasını ya da yumurta ile içinde bulunduğu dölyatağı boşluğu arasındaki gelişme uyuşmazlığını yansıtabilir.
Dölüte bağlı nedenler
Düşüklerin yüzde 40-50’sinde neden, bir kromozom anormalliği ya da embriyoda buna bağlı olan ya da olmayan bir biçim bozukluğudur. Sözkonusu anormallikler ya da kromozom sapmaları, tekrarlayan düşüklerin gerçek nedeni sayılmaz. Bilinmeyen bir mekanizma sonucu ortaya çıkan dölüt ölümünün henüz tedavisi yoktur ve gebeliği sürdürebilmek amacıyla girişilen tedaviler, genellikle, düşük tarihini ertelemekten başka işe yaramamaktadır.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, sözkonusu anormalliğin gelecekteki gebeliklerde tekrarlama olasılığı azdır. Yeni bir düşük olur ve bunun kromozom anormalliğinden ileri geldiği kanıtlanırsa, ana-babada, soylarında ve akrabalarında genetik araştırmalar yapılması gerekir.
Dölyatağına bağlı nedenler
Kendiliğinden düşüklerin kökeninde, gebelik dışındaki bir kadın-doğum muayenesi sırasında ya da gebelik başlangıcındaki ilk muayenede, gözden kaçırılmış olabilecek dölyatağıyla ilgili nedenler bulunabilir. Çoğunlukla tedavi edilebilen bu nedenlerin, özenle araştırılması gerekir. Dölyatağı anormalliği doğuştan olabilir: Dölyatağı boşluğu biçim bozuklukları; çift dölyatağı boşluğu. Doğuştan olan bu anormalliklerin yanısıra, ikincil anormallikler de sözkonusu olabilir. Sözgelimi^ dölyatağı üstünde gelişen ve gebeliğin gelişme olanaklarını etkileyen bir miyom, gebelik ürününün dışarı atılmasını açıklamayı güçleştirir. Bu durumda, dölyatağı boşluğunun anormal gelişmesinin, içerdeki dölüt üstüne aşırı basınç yaptığı ve bu basıncın bazen dölütün damarlanmasında anormalliklere neden olabildiği sanılmaktadır. Yukardaki bütün nedenler, dölütün dışarı atılmasıyla sonuçlanır. Dölyatağındaki biçim bozukluğunun sonradan olduğu bir koşul daha vardır. Dölyatağı boynu-isthmus açıklığı. Anatomik olarak dölyatağı boynundan ve gövdesinden ayrı olan isthmus bölgesi, özellikle dölyatağı içine girişimler (özellikle zorla düşükler) sonucu yaralanmış olabilir. Bir sonraki gebelikte isthmus yavaş yavaş gelişerek «alt bölüm» denilen şeyi oluşturur. Sözkonusu yaralanma sonucu dölyatağı boşluğu, özellikle de aşağı bölümü, içinde dölütün gelişmesine uzun süre katlanamayacak duruma gelir. Dölyatağı boynu açılır ve desteksiz kalan dölüt dışarı atılır.
Hormonlarla ilgili nedenler
Bazı durumlarda düşüğün nedeni, yumurtanın sarı cismindeki bir yetersizliktir. Düşük sırasında ve daha sonra yapılan hormon ölçümleriyle, dö-lütteki yetersizliğin ne olduğu anlaşılmaya çalışılır.
Erken doğum nedenleri
Erken doğum nedenleri kendiliğinden düşük nedenlerine yakın olmakla birlikte, bazıları gebeliğin son üç ayma özgüdür. Genel nitelikli nedenler yanında, gebelik sırasında damar böbrek sendromlarının etkileri de görülmüştür.
Nedenler yerel de olabilir. Gerçekten su kesesi sıvısının fazlalığı, (hydramnios) ya da dölüt büyüklüğü (ikiz gebelik) nedeniyle zarlar vaktinden önce yırtılabilir. Ayrıca dölyatağı boynuj erken gelişmesi ve gerilmesi sonucu açılabilir (bu durumdan, yani dölyatağı boynu-isthmus açılmasından, dölyatağı anormallikleri ve oluşum bozukluklarının yanısıra etenin, çok aşağıda yuvalanması sorumlu olabilir). Dölyatağındaki bir anormallik ya da bir dış etmen (üzüntü, yorgunluk, v.b.) nedeniyle kasılmaların erken başlaması da erken doğuma yolaçabilir.
Gebeliğin zamanından önce sonlanması tehlikesi karşısında takınılacak tavır
Bu tür bir tehdit iki öğe içerir:
Denetim ve erken doğumla savaşım;
Erken doğumdan sonra ya da etkili bir tedaviyle erken doğum önlendikten sonra, nedenleri araştırmak.
Düşük tehdidi
Düşük tehdidi gebenin hastaneye kaldırılmasını (dinlenme, tıbbı gözetim) ve çeşitli ilaç tedavilerini (dölyatağı kasılmalarını önleyici ilaçlar, kaygı ve iç sıkıntısı giderici ilaçlar, kas içine progesteron iğneleri) gerektirir.
Tekrarlamak düşükler sözkonusuysa, daha tehdit ortaya çıkmadan, yukarda sayılan tıbbi tedavi temellerine dayalı bir önleyici tedavi uygulanabilir. Buna gonadotrofinler, östroj enler, bazen de kortizon türevleri eklenebilir.
Her iki durumda da, tedavinin etkililiği gerek klinik muayene sonuçlarıyla, gerekse sidikte hormon ölçümleriyle (gerektiğinde her gün tekrarlanır) değerlendirilir.
Erken doğum tehdidi
Erken doğum tehdidi karşısında, vakit geçirmeden kadını hastaneye yatırmak gerekir. Özgül tedavi, hormon preparatları, özellikle de progesteron kullanımını içerebilir. Yakın bir tarihte, dölyatağı kasılmalarını önleyici yeni ilaçlar da tedavi kapsamına alınmıştır. Serum içinde, damar içine damla damla, kas içine iğne ya da hap biçiminde kullanılan (kullanma yöntemi tehdidin önemine bağlıdır) bu ilaçlar, gebeliğin sürdürülmesi konusunda başarılı sonuçlar vermektedir.
Zamanından önce sonlanan gebeliklerin incelenmesi
Bazen, dölyatağının isthmus bölümü, dölyatağı boynunun zamanından önce açılmasına neden olacak biçimde zedelenmiş olabilir (kendiliğinden düşük ya da erken doğum tehdidi varsayımında). Bu açıklığın bulunduğu, kadın-doğum muayenesi ya da dölyatağı filmiyle kanıtlanmışsa, bir sonraki gebelikte dölyatağı, cerrahi girişimle kese dikişi konarak büzülür.
Bu işlem, dölyolundan girilerek, dölyatağı boynu çevresine bir doku şeridi ya da çok kalın naylondan bir dikiş konarak, isthmustaki gevşeklik nedeniyle dölyatağı boynuna yönelen zorlamalara karşı boynun üst bölümünü desteklemeye dayanır. Sözkonusu şerit ya da dikiş, gebeliğin 8. ayı dolduktan sonra ya da dölyatağı kasılmaları başladığında çıkarılır.
Dölyatağı boynu isthmus gevşekliği yoksa, karşıt madde verilerek dölyatağı filmi çekme yöntemiyle, dölyatağı anormalliği ya da biçim bozukluğu saptanabilir. Bu anormallik ya da biçim bozukluğu, dölyatağı boşluğunda olabilir (bir yapışıklık nedeniyle boşluğun hacmi azalmıştır); ayrıca, bir dölyatağı miyomu (ya da gelişmesindeki bir anormallik) nedeniyle, dölyatağı boşluğu ikiye bölünmüş ya da biçimi düzensizleşmiş olabilir.
Bu durumlarda ve tekrarlayan düşük ya da erken doğumların bulunmuş olan anormallikten ileri geldiğinin kesinlikle saptandığı ölçüde, cerrahi girişimle dölyatağı boşluğuna ya da dölyatağına, gebeliğin gelişmesine olanak verecek uygun bir biçim sağlanabilir. Girişim genellikle, çözümü güç teknik sorunlar ortaya çıkarır ve her zaman kesinlikle olumlu bir sonuç alınmayabilir; ama, normal bir gebelik beklemek için başka çare de yoktur.
Hormonlarla ilgili anormallik sözkonusuysa, anormalliğin tipini saptamak ve başarılı bir tedavi uygulayabilmek için, sidikte hormon düzeyi ölçümlerine ve (gerekiyorsa) kan bilançolarına başvurulur. Bütün gebelik süresince, hormon ölçümleri özel bir dikkatle denetlenir. İlk üç ayda, hormon ölçümleri, hormon tedavisine yön verici veriler sağlar; gebeliğin, sonundaysa, çocuğun canlılığını, gelişme durumunu ve tehditleri (varsa) belirleyici bilgiler olarak getirir.
Gebelik dışında, erken düşükler tekrarlıyorsa, yumurtalık (ve böbreküstü bezleri) tarafından üretilen bütün sidik bileşenleri türevlerinin ölçümü yapılarak, bir âdet çevrimi anormalliği araştırılır ve bir çözüm (ya da hiç olmazsa, daha gebeliğin başlangıcında, güç dönemin atlatılmasına yardımcı olacak bir tedavi) bulmaya çalışılır.
0 yorum:
Yorum Gönder