GEBELİĞİN ÜÇÜNCÜ ÜÇ AYI
Gebeliğin son üç ayında artık, doğum beklenmeye başlanır. Dölüt yaşayabilecek duruma gelmiş, hareketleri etkin ve giderek daha kolay hissedilir olmuştur. Dölyatağı hacmini artırmış, ağırlığı da artmış olduğu için, sıkıntı verici olmuştur. Ancak bu durum, gebelikten gebeliğe ve kadından kadına değişiklikler gösterir. Kadın, doğum yapacağı yeri genellikle bu dönemde seçer ve çalışıyorsa, doğum iznini bu dönemde kesinlikle alır.
DÖLÜT, DÖLYATAĞI, ETEN Dölüt
Dölüt su kesesi içinde yüzmekte, çıkardığı sidik de su kesesi içindeki sıvının ağırlığını daha da artırmaktadır. Altı aylık gebelik süresinde ağırlığı 1500 – 2000 grama ulaşmış, yaşamsal işlevleri ve organları, bağımsız yaşama aşağı yukarı hazır duruma gelmiştir. Ama, iskeletinde henüz hiç bir kemikleşme noktası yoktur, enerji yedekleri yetersizdir ve en önemlisi, kalp ve dolaşım sistemi normal işlev görmeye henüz hazır değildir. Dölüt, son üç ayı büyümek ve enerji yedeklerini tamamlamakla geçirecek, doğumdan hemen önce ortalama ağırlığı 3 350 grama ulaşacaktır.
Dölyatağı
Dölyatağı göbek düzeyini geçmiş, karın çeperinde çıkıntı yapmaktadır. Hacimli ucu yukarda olan bir yumurta biçimindedir. Gebeliğin son günlerinde dölyatağı gibi, göbeği bütünüyle düzleştirir ve göğüs kafesinin alt kenarına dokunmaya başlar. Dölyatağmdaki ağırlık ve hacim artışı omurganın duruşunu da değiştirir: Direnebilmek için kasılır ve arkaya doğru eğilir.
Eten
Etenin ürettiği hormonların artması sürer. Bu dönemde, incelenmesi en ilgi çekici olan sidik hormonu, hormon işleviyle dölün canlılığı ve gelişme durumu konusunda bilgi veren östriyoldur (bu hormonun bir bölümü, dölütün böbreküstü bezleri tarafından yapılır,).
TIBBİ DENETİM
Sistemli muayeneler
Bazı ülkelerde, 8. ay içinde 3. bir muayene yapılması zorunludur. Zorunlu olmamakla birlikte, 9. ayda 4. bir muayene gerekli ve son derece yararlıdır.
Bu iki muayenede, sidikte şeker ve albümin bulunmadığı kesinlikle saptanmalıdır; aynı biçimde, daha önceki muayenelerde bulunan düzey tehlikeli olmasa bile, aglütininler de denenmelidir.
Tıbbi muayene verileri Kadın-doğum muayenesi
6. ayda 24 sm olan dölyatağı yüksekliği 8. ayda ortalama 27 – 28 sm’e ulaşır; doğumdan hemen önceki ortalamasıysa, 32 vede 33 sm’dir.
Kalbin dinlenmesi
Yalın doğum stetoskopuyla (dinleme borusu) bile genellikle kolaydır. Kuşkulu durumlarda ya da
gebe kadının karın çeperleri kalınsa, sesötesi aygıtlara başvurulabilir. Dölütün kalp atış ritmi hızlıdır (dakikada 140 atış). Ayrıca, gebe kadının dölyatağı atardamarları üfürümü ve aort sesleri de ayırtedilebilir. Dölyatağı elle yoklanarak, dölütün biçimi ve dölyatağı içindeki’ durumu da kabaca kestirilebilir. Dölyatağı yüksekliğinin bir bölümünü, dölütün sırtı kaplar, düzenli ve geniş bir gölge oluşturur. Buna dayanarak, özellikle son muayenede, sırtın sağda ya da solda olduğu saptanır. Yuvarlak ve sert bir kütle oluşturan kafa ise, genellikle dölyatağmm en alt bölümünde, çatı kaynağının üstünde ya da kısmen arkasına saklanmış durumdadır. Hekim, ellerini beden orta çizgisinin her iki yanına, parmak uçları aşağı gelecek biçimde yerleştirerek kafayı algılar. Buna karşılık, kol ve bacaklar sırtın bulunduğu yüzün karşısında, düzenli olmayan ve değişken bir kütle olarak ele gelir. Kafa ile birlikte dölütün 2 uç noktasını oluşturan kıç bölgesi, dölyatağı dibinde yeralır ve baş gibi yuvarlak bir kütle oluşturur. Ama niteleyici özellikleri, kuramsal olarak başmdakilerden farklıdır. Elle muayenede karın çeperinin, özellikle de dölyatağı çeperlerinin durumları değerlendirilir: Esnek, hattâ çok gevşek mi, yoksa tersine, gergin mi oldukları saptanır. Gebeliğin sonuna doğru, dölyatağm-da fizyolojik bazı kasılmalar izlenebilir. Bu kasılmalar kadın için ağrılı değildir, yalnızca karnın sertleştiğini hisseder; anormal bir durum yoksa, kasılmalar pek sık olmaz ve uzun sürmez.
Dölyolundan parmakla muayene
Dölyatağı boynunun, apışarasının, leğenin ve dölyatağı içeriğinin alt bölümünün incelenmesini sağlar.
Doğum olayı başlamadan önce, dölyatağı boynu, normal olarak kapalı, uzun ve yumuşak kıvamdadır; arka tarafta yeralır. Zamansız bir doğum tehlikesiyle karşılaşmamak için, konumunda, uzunluğunda ve açılmasında her türlü anormallik, denetim ve dinleme gerektirir. Apışarası, karın boşluğunun leğen üreme organları yarığı adı verilen alt bölümünü kapatan doku, bağ ve kasların tümüne verilen addır; sindirim borusu öğelerinin dışarı çıkmalarına engel olduğu gibi, ilişkide olduğu sidik torbası ve sidik yolu, dölyatağı ve dölyolu, göden barsağı gibi organların da yerlerinde kalmalarını sağlar.
Gebelik sonunda hormon salgılarının etkisi, bu dirençli bütünün gevşemesini sağlar; kadın daha önce doğum yapmışsa, gevşeme daha da fazladır ve doğumu kolaylaştırır. Dölyolundan parmakla muayenede, dölyatağı boynu ile gövdesi arasında yeralan ve alt bölüm denilen bölümden, çocuğun önde gelen bölümü (genellikle baş, bazen de kıç) algılanabilir. Doğumda dölütün önce bu bölümü gelecektir; bu yüzden, çocuğun leğen içine en önde giren bölümünü belirtmek için geliş (presenta-tion) terimi kullanılır. Doğum henüz başlamamış olduğu sürece, sözkonusu bölüm, muayene sırasında genellikle hareketlidir.
Kemik leğenin incelenmesi
9. ayda yapılan son muayenede, doğum hekimi, dölyolundan parmakla muayeneyle kemik leğeni de inceler. Dokuların yumuşamış olması bu muayeneyi kolaylaştırır; zaten incelemenin amacı, sözkonusu dokuların yeterince esnek olup olmadığını ya da tersine direnç gösterip göstermediğini görmek ve yüzeysel olmakla birlikte, annenin leğeninin boyutları konusunda yeterli bilgi edinmektir. Doğumun doğal yollardan gerçekleşebilme olanakları, leğenin çapma bağlıdır.
Tamamlayıcı muayeneler
Dölütün dölyatağı içindeki konumunda kemik leğende görülebilecek her türlü anormallik ve çoğul gebelikten kuşkulanılması, tamamlayıcı muayenelere, özellikle de röntgen incelemesine yöneltmelidir.
Sözkonusu muayeneler, karın çeperinin niteliklerinin değerlendirilmesine olanak sağlar. Gerçekten, dölyatağının gelişmesi, karın ön çeperinde yeralan kasların tümünü etkilemekte, bunları germekte ve ayırmaya çalışmaktadır; bu durum beden orta çizgisi üstünde kolayca gözlenebilir. Doğum sırasında oldukça önemli rol oynayan karın kaslarının, gebelik süresince tembelleşmemiş olmaları gerekir. Bu nedenle çoğunlukla gebelik kuşağı pek öğütlenmez: Kuşağın varlığı ve ağırlaşmış olan dölyatağının karın çeperi üstündeki basıncına karşı koyması, son üç ayda bu kasların az çalışmasına, dolayısıyle tembelleşmesine neden olur ve doğumda, dölütün dışarı çıkarılması çabalarına gerekli etkinlikle katılmasını engeller; öte yandan deride doğum çatlakları oluşmasını da önlemez.
Beden muayenesi
Bu dönemde kolayca kilo alınabileceğinden, bu durumu önlemek ya da düzeltmek için, hekim az tuzlu ya da hiç tuzsuz rejim önerebilir. Rejim yeterli olmazsa, şişmanlamaya paralel olarak bacaklarda ödemler görülürse ya da atardamar basıncı (12′nin altında olmalıdır) yüksek sayılmamakla birlikte normalin üstüne çıkarsa, fazla suyun atılmasını kolaylaştıracak sidik söktürücü ilaçlar kullanmak gerekli olabilir. Beden muayeneleri hekimin, genel durumun iyi, annenin bedeninin kolay bir doğuma uygun olduğunu saptamasına yarar. Genel duruma yansıması ne olursa olsun, aşırı yorgunluk durumunda hekim, doğum izninin normal başlangıcından (doğumun beklendiği tarihten 6 hafta öncesi) önce çalışmanın kesilmesine karar verebilir.
0 yorum:
Yorum Gönder