SPONSORLU BAĞLANTILAR

28 Ağustos 2010 Cumartesi

Menopozdaki Cinsel Sorunlar


CİNSEL SORUNLAR VE TEDAVİSİ
Cinsel sorunların tedavisi Türkiye’de 10. yüzyılda yaşamış ünlü Türk hekimi İbni Sina’ya kadar uzanır. Ortaçağ boyunca “Bahname” adı verilen, cinsellikle ilgili bilgiler veren, onlarca kitap Osmanlı İmparatorluğu süresince yayımlanmıştır.
Türk kültüründe herkese şifa veren hekimlerin sembolü olan “Lokman Hekim” sadece hastalıkların tedavisi ile değil, halk edebiyatına yansıdığı gibi, aşk ve cinsellik kavramlarının, so­runlarının çaresi olarak da karşımıza çıkar. İşte bu konuda şair Manisalı Tevhide Hanım’dan iki mısra:
Gelmese Lokman âleme bulmaz illet-i aşka deva
Yâre varsa sinede açma tabibe yâre aç
Biz ise menopozdaki cinsel sorunlara çare bulmak için en ye­ni görüş ve bilgileri bu kitabımızla size ulaştırmaya çalışacağız.
Menopozda veya daha genç yaşlarda çoğu cinsel sorun, siz­den, sizin yetersizliğinizden veya yalnızca sizden olan “doğal olmayan” veya “duygulardan’ değil, eşinizle aranızdaki cinsel uyumsuzluktan” kaynaklanır: Eşlerden biri bir düşünceden hoşlanırken, bu, ötekine itici gelir. Bir başka durum da her ikisi­nin de bu düşünceden hoşlanması, ama birinin bunu aykırı bul­ması ve ancak randevuevlerinde olabilecek bir şey olarak dü­şünmesidir. Yaşamda olduğu gibi, Nasrettin Hoca’nın dediği gibi eşler arasında herkes kendi açısından baktığında her zaman haklıdır. Cinsellikte de durum böyledir diyebiliriz. Her iki eşin de edilgen rolden hoşlanması ve etkin rolü almak istememesi de güçlüklere neden olabilir.
En sık karşılaşılan sorun, eşlerden birinin bir davranışı tatsız bulmasıdır ve tatsız bulunabilecek birçok davranış vardır. İşte bunlardan yalnızca birkaçı: Erkeğin üstte olmadığı herhangi bir pozisyon, her tür kendini uyarma, yani mastürbasyon da bunun içindedir. Her tür ağızla ilişki, anal yolla ilişki, çok sık cinsel iliş­ki, ışıkları söndürmeden ilişki kurmak, eşinizin cinsel organları­nı ellemeniz, yatak dışında kurulan cinsel ilişki, soyunmadan cinsel ilişki, tümüyle çıplak olarak cinsel ilişki, cinsel ilişkinin kendisi vs…
Cinsel ilişki istemek anormal olduğunuzu göstermez. Cinsel ilişkiyi reddetmeniz de anormal bir biçimde bencil olduğunuzu göstermez. Cinsel ilişki konusunda ısrarlı olmanız, belki bir öl­çüde bencil olduğunuzu gösterir. Fakat bu, kişinin elinde olan bir şey değildir. Onun vücudunun gereksinimi bu yöndedir. Öte yandan, birini sevmek, hem doğal hem de yasal olarak tü­müyle birlikte olma arzu ve içgüdüsünü içine alabilir.
Herhangi bir cinsel sorunla karşılaştığınızda yapabileceğiniz en önemli şey, eşler arasında bu sorunla ilgili olarak konuşmak­tır. Konuşabileceğiniz en uygun kişinin eşiniz olduğunu söyle­meden geçemiyorum, ama gene de eğer bu size çok zor geliyor­sa cinsel sorunlarda danışmanlık yapan bir hekime başvurun. Türkiye için benim bir tabirim var: “Komşu konsültasyonu”! Evet hele hanımlar, hemen konu komşu ile bu sorunları payla­şır. Belki kişinin rahatlaması için basit ve ücretsiz bir yöntem. Ancak komşunuz veya arkadaşınızın bir “cinsel sorunlar danış­manı” olmadığını unutmayın. Sizin aklınızı daha da karıştıraca­ğı kesin, oluşabilecek dedikodular ise olayın cabası. Sorununuz bir kez gün ışığına çıkınca ve paylaşılınca kendinizi daha iyi his­sedeceksiniz ve dahası, yararlı öğütler de alabilirsiniz. Huzur­suz etmekte devam eden bir sorun, sizi kaçınmanıza neden ola­cak denli seksten hoşnutsuz kılabilir. Sonuçta da siz ve eşiniz, cinsel eylemlerden tümüyle uzaklaşabilirsiniz ya da kırgın ve küskün bir hale gelebilirsiniz. Cinsel sorun o denli büyük bir so­run haline gelebilir ki, ilişkinin sona ermesine neden olabilir.
Cinselliği, üstünde tartışılmaz bir konu olarak yönlendirilen kadınların birçok konuda duydukları kuşkular yüzünden sancı­lanmalarına ve kaygılarını dile getirmekte zorlanmalarına şaşır­mamak gerekir. Eğer sorunlarınızı ortadan kaldırmaya niyetliy­seniz, gene de ille atmanız gereken adım budur.
İnsanların çok sıradan cinsel olaylar yüzünden suçluluk duy­gusuna kapıldığı da sık sık görülür; birçok anne-baba dinsel ve siyasal önderlerden öğrenilen, kuşkucu bir akılcılığı çocuklarına geçirir. Çocukluğumuzda çoğumuz duymuşuzdur “Cinsel ko­nular “pistir, ayıptır, günahtır” lafını. Eğer toplumu gereğinden fazla önemsersek, çoğu kez salt neyin doğru neyin yanlış olduğu konusundaki kimi modası geçmiş düşünceler yüzünden, insa­noğlunun yapabileceği birçok doyurucu ve ödüllendirici dene­yimden yoksun kalırız. Sonuçta toplum değil, siz acı çekersiniz. Bu yüzden aklınızı gönlünüzün yönlendirmesine izin verin ve tutturduğunuz yaşama biçimine uyduğuna inandığınız yolu iz­leyin: hem siz hem de eşinizin hoşuna giden şeyleri yapın.
Unutulmaması gereken bir başka önemli husus, hiçbir erke­ğin iktidarsız olmadığı ve hiçbir kadının frijit olmadığıdır. Her erkek, yeterli zaman tanındığı, gerekli sabır ve yardım gösteril­diği, takdirde kamışın sertleşmesini sağlayabilir ve boşalmayı denetleyebilir. Aynı biçimde gerekli hoşgörü ve anlayış gösteri­len, kendi başına alışana egzersizler yapmaya nazikçe yönlen­dirilen kadın da, daha sonraları eşiyle birlikte yalnız cinsellikten hoşlanmakla kalmayacak, büyük bir zorlukla karşılaşmadan or­gazma bile ulaşabilecektir. Tek önkoşul eşinizi sevmeniz, cinsel­liğe değer vermenizdir. Eğer eşinizi sevmiyorsanız ya da eşiniz sizi cinsel olarak heyecanlandırmıyorsa, hiçbir şey sorununuzu çözemez ve durumu kurtaramaz. Eğer tüm sevgi ve duygu git­mişse, aranızdaki uçurumu ne cinsel danışmanlar, ne cinsel te­davi, ne denemeler, ne de egzersizler kapatamaz. Böyle durum­ları görmek her iki eş için daha gerçekçi olacaktır.

0 yorum:

Yorum Gönder