SPONSORLU BAĞLANTILAR

12 Eylül 2010 Pazar

Çalışan Kadınların Çocuklarının Bakımı


ANNELERİ ÇALIŞAN ÇOCUKLARIN BAKIMI

Çalışan kadınların çocuklarının bakımı konusunda çeşitli çözümler vardır.

Anne, çocuğu sabah yuvaya getirir, soyar ve yardımcılardan birine teslim eder; yardımcı, çocuğun altını değiştirir ve yaşma göre, oyun odasına ya da beşiğine götürür.

En büyükler (18 aylıktan 3 yaşına kadar olanlar) yuvada eğiticinin gözetimi altında oynarlar.

Çalışan anneler açısından büyük bir çözüm olmasına karşın, yuvaların bazı kusurları da vardır:

— öteki çocuklara bulaşma tehlikesi nedeniyle hasta çocuklar kabul edilmediğinden, çocuk hastalandığında, annenin ona bakmak için işinden izin alması gerekir; işveren, hele sık sık tekrarlanıyorsa, bu durumu pek hoş karşılamayabilir;

— yuvalardaki personel, sayı bakımından genellikle yeterli değildir; dolayısıyle çocuk gerektiğince şefkat ve yakınlık göremez;

— özellikle güç yiyen çocuklar, yeterince beslenmeyebilirler.
calisan Kadinlaiın cocuklaiıiın Bakimi


Bakıcılar

Bakıcılar, annenin işte olduğu saatlerde kendi evlerinde çocuğa bakan kadınlardır. Bazı bakıcılar, çocuklara gece ve gündüz bakarlar.

Bakıcı kadınların sakıncalarından biri, kazançlarını artırmak için bakabileceklerinden fazla çocuk kabul edebilmeleridir. Kuşkusuz bu durum çocukların zararmadır. 2-3 (bazen daha fazla) çocuğa bakan bakıcıların, hele çocukların bazıları mama çağındaysa, her çocukla ne kadar ilgilenebildikleri ve gerekli sevgiyi her birine ne ölçüde gösterebildikleri tartışılabilir.

Evde bakım

Annenin de çalıştığı aileler için bir başka çözüm de, eve bakıcı bir kadın ya da genç kız (sabah gelip akşam giden ya da sürekli evde kalan) tutmaktır.

Evdeki bakıcı, bebekle ilgilenir, bebeği yıkar, yedirir, gezdirir, hava aldırır. Küçük çapta ev işleri de yaparak annenin yükünü hafifletir: Dikiş diker; ütü yapar; bazı yemekleri hazırlar.

Evde bir bakıcı bulunması, kuşkusuz çocuğun bakıcı kadının evine bırakılmasından daha iyidir. Çocuk evinde kalır, hava koşulları kötü de olsa bakıcının evine götürülüp geç vakitlerde geri getirilmesi gerekmez. Daha sakin, daha az hareketli bir yaşamı olur. Ayrıca, yalnızca kendisiyle uğraşacak bir kişinin elinde olması da daha yararlıdır. Bu çözümün sakıncaları, bakıcı kadın ya da genç kızların genellikle, çocuğun yetiştirilmesi için gerekli bilgilerinin ve sağlık kurallarına uyma alışkanlıklarının pek yeterli olmamasıdır.

OKUL

Anaokulunun önemi

Anaokulu yaşı, okula başlama çağı öncesindeki 1 ya da 2 yıldır. Anaokulu, çocuğa toplum yaşamına girme olanağı sağlar. Değişik çevrelerden, farklı toplumsal sınıflardan gelen, farklı kişilikte yaşıtları arasında çocuk, dünyanın ne olduğunu görür. Kişilerin birbirlerinden ne kadar farklı olduklarını ve her birine karşı nasıl davranmak gerektiğini öğrenir. Aile ortamından, özellikle de annesinden uzaklaşmakla, bir tür özerklik kazanır.

Anaokulunun bir görevi de, çocuğu ilkokula hazırlamaktır. Çocuk belirli saatlerde kalkmaya alışır, gene belli bir. disipline uymak zorunda kalır. Toplum içinde yaşamayı, becerikli olmayı öğrenir. Okulda, düğmelerini tek başına iliklemek, ayakkabılarını tek başına bağlamak zorundadır. Küçük arkadaşlarıyla işbirliği yapması da gerekir. Bütün bunlar, ilkokul için iyi bir hazırlıktır.

Okul döneminin başlıca evreleri

Küçük çocuğun okul yaşamı, anaokulu ile başlar. Anaokuluna giderken çekingen ve kuşkuludur; ama bir yandan da büyümüş ve «okula gidiyor» olmaktan ötürü kıvanç duymaktadır. Üstelik bu arada, çocuk olmanın ayrıcalıklarını da yitirmeyecektir; çünkü anaokulunda, zamanın büyük bölümü oyunlara ayrılmıştır.

Daha sonra sıra «büyüklerin okulu» na, yani ilkokula gelir. Çocuk kendini daha da önem kazanmış, hisseder. Okulda dinlemeyi, okumayı, yazmayı, hesap yapmayı öğrenir. Çalışma konusundaki tutumu gelişme gösterir; düşünmeyi, akıl yürütmeyi öğrenir.

8 vede 9 yaşlarına doğru çocukların çoğu, öğretmenin yetkesini (otorite) ve düşüncelerini tartışır. Bu, aynı zamanda, çocuğun mantıklı ve bilimsel düşünme yeteneğini kazandığı dönemdir; sanat duygusunun uyanışı ve güzellikten anlama, 10 vede 12 yaşlarına doğru başlar.

Çocuğun yaşamındaki önemli evrelerden biri de, orta öğrenime geçişi olacaktır. Bu dönem aynı zamanda, ergenlik çağının da başlangıcıdır.

Orta öğretim,çocuğu daha çok kişisel çabaya. daha düzenli olmaya zorlar. Sürekli dostluklar da bu dönemde kurulur. Çocuk, çevresindeki dünyayı tanımayı öğrenmiştir; arkadaşlarını, dostlarını kendi kişisel beğenilerine ya da ideallerine göre seçer.

0 yorum:

Yorum Gönder